Sebep olanları, tebrik ediyor, hararetle öpüyorum!.. Bu topluma her şey ziyadesiyle müstehak.
pkk'nın siyasi güç olmasını sağlayan pkk açılım süreci ve Tam 10 askerimizi şehit verdiğimiz günün ertesi, terörist cenazesinin geçişi sırasında bir grup terör destekçisinin, askeri lojmandaki Türk bayrağını Türk askerlerine indirttiğini unutmadık. (2012) Diğerini de indirin, diğerini de diye bağıranlar, sonra “hah şöyle” diyorlar…
Can çekişen PKK'ya hayat öpücüğü veren, PKK'ya alan ve hakimiyet kazandıran, PKK'ya altın dönemini yaşatan ve siyasi teröristleri TBMM'ye “PARTİ” halinde sokan;Tavşana kaç, tazıya tut” üçkağıtçılığı devam ediyor. Velhasıl Nufus kağıdı Milli Şuur yoksunu Mankurtlar, uzun lafın kısası şu; içerdeki azınlıklara ve bölücülere aşırı taviz verenler "Afganistan yerlilerinin kabile şefleri" değildi...Suriye'de PKK'nın uzantıları PYD, siyasi bir parti olarak faaliyet gösterirken, YPG ise Suriye'de çoğunluğu silahlı güçtür Bostan korkuluğumu Suriye'deki pkk uzantıları Yarın Birgün Türkiye Ağır silahlar ile Vuracak Toprak istemek için. Terör Örgütü içindeki fraksiyonlar, dış bağlantılar (özellikle Suriye kolu YPG/PYD) ve jeopolitik dengeler de bu kararların sahada uygulanmasını imkânsız kılar.Özetle: PKK silah bırakmaz, bırakmış gibi yapar. hedefi devlettin Toprak Bütüğünlüğü Ulus Devleti Bölmektir. üniter yapının çözülmesini ister. Ülke sorunlarına ilkokul düzeyinde bir zekayla bakan Şakşakcı Toplumdan Hayır gelmez. ABD’nin 100 yıllık “4 ayaklı K…istan” planı işliyor! Irak işgal edilerek parçalandı ve kuzeyi Barzani’ye teslim edildi. BOP Projesi Kapsamında İç savaş çıkarılan Suriye’nin kuzeyi terörist PKK’nın uzantısı PYD’ye bırakıldı.“Birleşik Kürdistan” denilen, Büyük İsrail Devleti’nin ilk parçasını koparmış oldu.Oslo'da görüştüler, Habur'da karşıladılar, Açılım Süreci ile alan ve hakimiyet verdiler, Dolmabahçe'de mutabakat yaptılar.. “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”, siz BOP’un Proje partisi'nin izlediği siyasete bakınız ve bu siyasetten kimin fayda sağladığına bakınız, her yolda Roma değil Kudüs çıkacaktır karşınıza.Hüseyin Nihâl ATSIZ Der Kİ:
Düşmana verilen taviz bir nevi yenik düşmeden başka bir şey değildir. Taviz hangi düşmanı isteğinden vazgeçirmiş, hangi taviz veren kazançlı çıkmıştır ?
''.Şunu asla unutmamalı ki, ahlaksızlar ve hainler sertlik karşısında sinerler.Çünkü düşmana taviz verilmez. Düşmana verilen taviz onun cüretini ve iştahını arttırır.''
Irak,da Çekiç Güç Ne Yaptıysa,urfanın Etrafı Dumanlı Dağlar Aman Aman .
Bunları niye anlatıyorum?
Hatırlayalım diye...
Çünkü ABD nasıl Birinci Körfez Savaşı sonrası Çekiç Güç'le Kuzey Irak'ta ne yaptıysa BOP kapsamında Suriye'de bulduğu fırsatı da benzer biçimde değerlendirmeye almıştır.

Irak’ın kuzeyi için öngörülmüş olan o ‘Poised Hammer’ harekâtında, ‘Poised’ yani ‘kalkık vaziyetteki’ çekicin ineceği kafa, 36. Paralel’in kuzeyine geçmesi halinde Saddam Hüseyin’in kafasıydı. Ama çekicin indiği kafalar arasında bizimki de var.
‘Güvenli Bölge’ sözünün Türklerin zihnindeki karşılığı ‘Çekiç Güç’tür; çekicin ineceği kafa da genellikle kendi kafasıdır.
Bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım: Madalyonun öbür yüzünde Çekiç Güç’ün asıl amacı. Bu amaç bölgede ABD korumacılığı altında bir Özerk Kürt Devleti kurmaktır. Bölgede batı devletlerinin koruması altında bir Kürt devleti kurulması 1’nci Dünya Savaşından bu yana gündemdedir!
Yıllar sonra bu gerçeği Genelkurmay Başkanlığı kamuoyuna şöyle açıklanacaktır;
‘Birinci Körfez Savaşı’na Türkiye Cumhuriyeti koalisyon güçlerine destek vermiştir. Ancak sonucunda Türkiye zarar görmüştür. Savaş sonunda Saddam’ın Kuzey bölgeye saldırısı sonucunda 100 binlerce insanın Türkiye’nin hudutlarına yığılmıştır. Bunlara en büyük desteği Türkiye verdiği halde Türkiye suçlanmıştır ve o yığılan insanlar ‘burada bir Kürt sorunu var’ diye dünya kamuoyuna mal olmuştur.’
Yıllar sonra yine Genelkurmay Başkanlığı Körfez Savaşı’na kaybeden tarafından Türkiye olduğunu şöyle açıklayacaktır;
‘Körfez Savaşı sonrasında 36’ncı paralelin kuzeyinin Saddam’a yasaklanmasıyla, kuzeydeki insanları korumakla birlikte aynı bölgede PKK’ya korunma bölgesi oluşturmuştur ve bugünkü durumu yaratmıştır. Hala da bu durum artarak devam etmektedir. Karakolların basılması, kitle halinde zayiat verdiği dönemler hep bu döneme rastlar.’
Uğur Mumcu kör gözlerin göreceği, sağırların duyabileceği güçlü bir sesle peş peşe haykırıyordu;
“ Çekiç Güç’e ‘Evet’ dedikten sonra ‘Kuzey Irak’ta Kürt Devleti’nin kurulmasına karşıyız’ demenin bir anlamı var mı? Kimi inandırır bu sözler? Çekiç Güç’ün amacı, ‘Federe Kürt Devleti’nin kurulması ve kurulan bu devletin Batı askeri gücüyle korunmasıdır. Bu sonuç, Kürtler açısından Kürtlere özerklik veren 1920 Sevr Anlaşması’nın 64’ncü Maddesinin gerçekleşmesidir...”
Özal’ın ABD’ye verdiği destekle bir şekilde savaşta yer alan Türkiye’de 1991 Körfez Savaşı şu sonuçlara yolaçmıştır:
.Irak kuzeyinde Barzani yönetiminde Özerk Kürdistan yapısı kurulmuştur. Özal, bu kişiye kırmızı pasaport vermekle bu yönetimi tanımıştır.
.Irak kuzeyinde sayıları 20.000’i aşan ve adı PKK olan Taşnak destekli küresel bir çete kurulmuş ve Türkiye’ye terör adı altında saldırılara başlamıştır. Ve bugün Ülkemiz Taşnak destekli mülteci çöplüğüne çevirlmiş.
Sonuçta Türkiye, Özal’ın dediği gibi “BİR KOYUP ÜÇ ALMAMIŞ” aksine bu savaştan zararlı çıkan taraf olmuştur.
BOP çok yol aldı. Ülkemiz BOP’ne göre bölünecek 22 ülkeden biriydi. Türkiye’ye Irak, Suriye, Libya gibi açıktan saldıramadılar. Önce işbirlikçi bir iktidar buldular. İşbirlikçi ortakları Cemaat ajanlarını ülkemizin sinir ucu görevi yapan kurumlarına, yargıya, emniyete yerleştirdiler.
Ergenekon, Balyoz ve türevi davalar Türkiye Cumhuriyeti Devletini dönüştürmek için kurgulandı. ABD’nin hedef ülkelerde gerçekleştirdiği Turuncu Darbe, bizde kurgulanmış davalar üzerinden gerçekleştirildi. Bu gerçeği hala dillendiren yok.
15 Temmuz oyunuyla rejim değiştirildi. Küresel şebeke başarmıştı. Yargıyı bitirmiş, Orduyu parçalara ayırmış, bütün gücün tek kişide toplanmasını sağlamışlardı. Egemenlik milletten alınıp kaçak saraya verildi. Hiçbir direnç noktası kalmadığına göre, Türkiye üzerindeki emellerine kolay ulaşacaklardı(!)..
ACABA(!)?
10 Milyon Suriyeli Türkiye’ye sürülerek yumuşak işgal sağlandı. Sınır mayınları bu proje için temizlendi.
Sonra ABD ile birlikte Doğu sınırımızdaki mayınlar temizlendi. Afgan göçüne hazırlandı… Afganistan’dan gelen genç erkekler ABD’nin birlikte çalıştığı Afganlılardı. Ailelerine ABD maaş ödüyordu. Şimdi Pakistanlılar geliyor. ulus devletlerin harcının kırılması lazım. Harç kırılınca giderek kuma döner, ufalanırsınız. Direnç biter. Av olursunuz.
Üzgünüm, Müslüman sandıklarınız Lawrence’nin mirasçıları çıktı. Türk Milleti’nin ölüm fermanını yazanlar, Dürrizade’nin ruh ikizi çıktı.
Vatan kavramının en yüksek olduğu yerler köylerdir. Vatan toprağını işleyen çiftçi toprağın kıymetini bilir. Bizi Kurtuluş Savaşında köylü olmak kurtardı. Emperyalizmin işbirlikçileri bu ayağı yok etmek için tarım ve hayvancılığı bitirdi. Anadolu gibi yüzlerce endemik türe ev sahipliği yapan Türkiye’de yerli tohum yasaklandı. Yani; Vahşi bir Vandallıkla, hainlikle Anadolu Toprakları’nın rahmi söküldü. Doğurganlığı bitti.
Türk Milleti’nin direncini kırmak için Türkler borçlandırıldı. Yönetimden ve paradan el çektirildi. Borç batağına sürüklendi. Üstelik ayrıcalıklı bir sınıf yaratarak bu sınıfın çocuklarını askerlikten kurtardılar. Anadolu’nun yoksul çocuklarının yoksulluklarını kullanarak paralı asker yaptılar. Şimdi her gün bu çocuklarımızın şehit haberini alıyoruz. Alıştırdılar. Kimse umursamıyor. Tıpkı Osmanlı’nın Yemen, Kafkaslar, Arap çöllerinde ölüme yolladığı Anadolu çocukları gibi… Bizim çocuklarımız ölüme yollanırken, kendi çocukları milyonlarına milyon katıyor.
Ülkemiz Batı’dan bölündü. Türk topraklarına Yunan askerleri yerleştirildi. Bu kadar büyük ihanete, örtülü işgale “beceriksizlik(!) diyen yandaş bir muhalefet var. Oysa yapılanlar beceriksizlik falan değil. Bir ihanet projesinin gayet becerikli eller tarafından Türk Milletine yutturulması, millet için kurulan sehpaların ipinin gene Türk Milletine hazırlatılmasıdır. Bu ihaneti “beceriksizlik” olarak yorumlayan muhalefet, İHANETİN ÜZERİNE KALIN BİR ŞAL ÖRTÜYOR!
Kalkınma Ajanslarını dile getiren var mı? Bu ajanslar önce F-CİA kadrolarıyla doldurulmuştu. O ajanslar harıl harıl eyaletlerin alt yapısını hazırlıyor. Eyalet başkentleri belirlendi. Bölge Müdürlükleri belirlenen başkentlere taşınıyor. Bu konuda imitasyon muhalefetten tek cümle duydunuz mu? Duyamazsınız!. Çünkü federasyonu Y-CHP’de savunuyor.
Suriyeli Geçici sığınmacılar Projesi
Bunlar sığınmacı falan değil! ABD derin devleti ile yapıldığı anlaşılan gizli bir anlaşmanın uygulamaya konmasıdır! Suriyeliler gelmedi. Türkiye’ye kovalandı. Vaatler verildi. Onlar geçici sığınmacı olsaydı, bu kadar saldırgan olabilirler miydi? Kilis’te, İstanbul’un göbeğinde Türkçe konuşun” diyenlere, Suriyeli hastayaTürkçe konuş diyen doktora;
“Siz Arapça konuşun” diyebilirler miydi? Slahlarıyla İstanbul’un göbeğinde poz verebilir miydi?
Belli ki özel sözler verilmiş. Belli ki kuracağız dedikleri Astrika Devletinin dili Arapça olacak açıklaması Suriyeli Emperyalist lejyonerlere de fısıldanmış. Belli ki dönüşüm için görev de verilmiş. İşte o söz ve göreve güvenerek Türk Milletini aşağılayacak kadar cesur olabiliyorlar.
Kilis’ten bir dostla konuştum. Bana dedi ki;
“Kilis artık bizim değil. Azınlık kaldık. Kilis esnafı, vergiye tabi olmayan Suriyeli esnafa yenildi. Tek tek kapandılar. Burada artık ticaret Suriyelilerin eline geçti. Kilis eğitimde iller arasında 4. Olmuştu. Şimdi eğitim kalitesi sıfırlandı. Okullar Arap okulu oldu. Çocuklarımız eğitim alamıyor. Suriyeli gençler 30’lu gruplar halinde geziyor. Kilisliler kızlarını, eşlerini eve kapattı. Dışarı çıkmaya, çıkarmaya korkuyorlar.”
İşte size açık bir ihanet tablosu… Bu mandacı kafalar, bile, isteye ülkemizi işgal ettirdiler. Basının satılık kalemleri, lejyoner askerleri, Türk düşmanı devşirmeler bu işgale karşı çıkanları “faşist” olmakla suçlayıp, bastırmaya çalışıyor. Mütareke basını, devşirilmiş kalemler görevini yapıyor. Türk düşmanlıklarını, yani faşist duygularını “hümanist” ayaklarıyla kapatmaya çalışıyorlar. Bunlar Turuncu Darbenin kiralık askerleri, küresel çetenin lejyoner kalemleridir!. Sakın susmayın!. Düşmana asker olan hainlerin karşısına gururla dikilin!. Tükürülecek suratı olanları bir varlık yerine koymayın! Küçümseyerek bakın suratlarına(ki zaten çok küçükler)!
Türk Milleti’nin düşmanı benim de düşmanımdır! Üstelik açık düşmandan bin beter, yaşadığı ülkeyi emperyalizme pazarlayan aşağılık kimliklerdir.
Bu ülkede paralı paramiler oluşumlar yeşillik olsun diye kurulmadı. Kurmayı planladıkları, Türk’ü Anadolu’da yok edecek “Anadolu İslam Federe Devleti”ni ilan ederken bir dirençle karşılaşırlarsa, kullanacakları silahlı paralel yapılardır.
1915 öncesi, Türkler yoksul ve cahil bırakılmıştı. Ağır vergiler altında inleyen bir Anadolu halkı vardı. Parada, yönetimde yoktu. Savaştan savaşa sürülen, insan ambarı olarak kullanılan Anadolu Türkleri kıyıma varan şekilde erkeksizleşiyordu. Para ve silah azınlıkların elindeydi. Emperyalist ülkeler Gragoryan olan Ermenilerin dinini üçe böldü. Dini inanışları bölünen Ermenilerin bir çoğunu emperyalist hesapları için kullandı. İngiliz, Fransız, Rus lejyonerliğine soyunan Ermeniler, silahsız ve erkeksiz, kadın-çocuk ve yaşlı erkeklerin olduğu köylere saldırdı. Kadın, çocuk… Hepsini samanlıklara doldurup yaktı. Canlı canlı kuyulara doldurdu. Tecavüz sıradan olaylardı. Yabancı bütün kaynaklarda bu kayıtlar var. Vahşetin boyutunu anlamak isteyen Karabağ Soy kırımına baksın. Doktor olduğunu söyleyen aşağılık bir yaratık, bir Türk çocuğunun derisini canlı canlı yüzüp, kaç dakika yaşadığına bakmış. Bu vahşet Rus Ordusuna dayanarak yapıldı. O Rusya utanmadan “sözde soykırımı meclisinden geçirdi.”
Emperyalizmin yeni lejyonerleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde Türk Milleti’ne iftira atacak kadar cesaretliler. Bu cesareti veren LEJYONER SİYASETÇİLERDİR’. Mandacı kafaların Uzlaşmacı ve teslimiyetçi anlayışıdır.
Bu isimleri asla unutmayın!
Abdülhamid döneminde toprak satılarak Filistin'e yerleştirilen Yahudiler, işe ruhsatsız olarak ev, dükkan, fırın, mağaza vb. inşa ederek başlamışlardı. Bugün orada İsrail Devleti var. Tarih, ders çıkarılması gereken bir bilim dalıdır. Sığınmacı sorunu acilen çözülmelidir.”
Bu uyarıya kulak vermek için Türk olmak gerekir! Kaderini, sevincini, acısını Türk Milletinin kaderi, acısı ve sevinciyle birleştirmek gerekir! Ülkü birliği gerekir!
Sanmasınlar ki Türk Milleti teslim olacaktır. Sanmasınlar ki Türk Milleti kendine biçilen kefeni giyecektir.
Seyit Rızaların varisleri Seyit Rızaların, Said-i Kürdilerin mirasçıları Said-i Kürdilerin, Vahdettin-Damat Ferit-Dürrizade olmaya özenenlerin kaderi Vahdettin, Damat Ferit, Dürrizade’den bin beter olacaktır!
Bu topraklar çok ihanet gördü.
Bu topraklar çok haini de gömdü.
Teslim alamayacaksınız!
Haram paralarınıza, uyuşturcudan elde ettiğiniz cukkalarınıza, bu milletten çalıp kasaladığınız paralarınıza da sakın güvenmeyin!
Sonuç olarak:
Dürrizade’nin çocuklarıyla, İllimünati(şeytanın)nin çocukları birleşerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini küresel şeytanlara laboratuar yaptı.
Bizler o labratuvarda kobay olmayacağız!
Zahide UÇAR (29. 04. 2022)
Yorumlar
Yorum Gönder