Tek adamlık arzusu, şan şöhret ve mutlak yalnızlık.
"Seni başımıza efendi olasın diye değil, devlet başkanlığı yapasın diye seçtik."Diktatörün hayatı iktidara geldiğinde başlar ve bundan sonra üç aşamadan geçer: tek adamlık arzusu, şan şöhret ve mutlak yalnızlık.
Bütün diktatörler kendilerine bağlı militan takipçiler toplayıp gerçek ya da hayali düşmanlara karşı savaşabilmek için bir komplo teorisine ihtiyaç duyarlar.
Öyleyse dinle devletin ayrılması diktatörlüğün önlenmesi için zorunludur.
Diktatörlüğün verdiği en büyük hasar toplumdaki tüm hakkaniyet kurallarının çiğnenmesidir...
“İyi vatandaş” tipi gitgide yaygınlaşıyor. İyi vatandaş suya, sabuna dokumuyor. Çevresindeki haksızlık ya da adaletsizliğe rağmen hayatının normaline bakıyor...
Liderin karizmasıyla büyülenip komple teorilerine inanın kitleler muhaliflerden nefret edip ellerinden gelse onları öldürecek raddeye gelirler zira muhalifler ulusa yönelik bir komploya karışmış hainler ve alanlardır.
Dikta koşullarında çürüme, bireylerle sınırlı kalmayıp toplumun ahlâk sistemine yayılır. Bireylerin elinde üç seçenek kalır: yozlaşmak, toplumdan tecrit olmak ya da göç etmek.
Yargı, bağımsızlığını kaybedip diktatörün istediği gibi at koşturduğu bir alana dönüştüyse bir kanun değişikliğinin ne önemli olabilir?
Diktatörler açısından medya hakikati aktarıp farklı görüşleri dile getiren bir araç değil, liderin desteklenmesi için kitleleri harekete geçiren bir silahtır.
Dikta koşullarında toplum yoğun ve kapsamlı bir ikilik halinde yaşar. İnsanın bir yandan kamusal hayatta söylenen yalanları kabul edip öte yandan evde, özel hayatında hakikate bağlı kalması mümkün değildir. İlan edilen gerçeklik ile hakikat, varsayım ile pratik, söz ile icraat arasında daima çelişki vardır.
Otoriteryen toplumda hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
Herkes ekmeğe kavuşacak ama ekmekten fazlasını isteyen olursa sopayı kafasına yer.
Bir diktatör için din, iktidarda kalıcı olmak için başvurabileceği ölümcül bir silahtır.
İnsanoğlu bu dünyaya nasıl geldiği ve ölümden sonra ne olacağı konusunda bir açıklama ararken daima dine yönelme ihtiyacı duymuştur. Din aynı zamanda iyi ile kötü, ödül ile ceza arasında sistematik ve net bağlantılar kurar. Yaşarken sahip olamadığımız adalete öldükten sonra kavuşacağımız konusunda bizi teselli eder.
Yorumlar
Yorum Gönder