Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha verimli olursa o ülke batar.
DALKAVUKLUK
Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha verimli olursa o ülke batar.
Dalkavukluk, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir.
Dalkavuktan sakınınız, çünkü o insanı boş kaşıkla besler.
Eğer düşmanlarınızı gülünç gösterip mahvetmek isterseniz, etrafını dalkavuklarla doldurun.
Gerçekten büyük olmayan büyük adamlar çevrelerini küçük adamlarla doldururlar.
İktidar dalkavukluktan hazzetmeye başladığı zaman, şeref daima ayaklar altında ezilmiştir.
DALKAVUKLUK
1-Kendisine
çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek
yaranmak isteyen (kimse), şaklaban, yağcı, yalaka.
2- Saraylarda
devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse. Özellikle kral,
padişah, şah, sultan gibi baskıcı ve de faşist yönetimlerde dalkavuklar
kendilerini çok net bir şekilde ortaya dökerler.
Kendine fayda
sağlayacak durumda olanlara yaltaklanarak ve böylelerini eğlendirmek
üzere soytarılık yapara geçimini sağlayan kimse. Dalkavuklar menfaatleri
uğruna insanlık haysiyetlerini korumayan, doğruluğa önem vermeyen
kimselerdir. Kendi çıkarları için doğru olmayan şeyleri, başkalarının
zararına olsa bile, yapmaktan ve düşünmekten geri kalmazlar; böylece
kendilerine faydası dokunacakların daima hoşuna gidecek yolu bulmaya
çalışırlar.
Padişahın, kralın halka zulmü arttıkça,
dalkavukçuların da dalkavukluğu artar. (Kralın çıplaklığını anlatan
masalı bilirsiniz). Öylesine artar ki, kral çırılçıplak bile olsa,
dalkavuklaşan halk “krala elbise ne güzel yakışmış” diye dalkavuklaşır.
Kralın çıplaklığı, padişahın, başbakanın yanlışları, ülkenin acı da olsa
sorunları özgürce söylenip yazılamıyorsa, o ülkede demokrasi yoktur;
onun için de çağdaş gerçeklere, ulaşılamaz, çağdaş devlet olunamaz.
Dalkavukluk hangi derece olursa olsun, insanı alçaltan, ruhunu yaralayan
iğrenç bir şeydir.
Dalkavukluğun biraz yumuşamış hali
yandaşlıktır. Dalkavuk ve yandaş, yönetimin haksızlığını,
hukuksuzluğunu, adaletsizliğini bildiği halde beslendiği, korktuğu
başbakana, krala, padişaha karşı övücü sözler söyle ve yazılar yazar.
GÜNÜMÜZÜN YANDAŞLARI, DALKAVUKLARI
Günümüzün
baskıcı, faşist AKP-RTE iktidarına bir bakın; çağdaş bir ülkede
birbirinden bağımsız ve özgür olması gereken, devletin çatısını teşkil
eden yürütme, yasama, yargı erklerini sayısal çoğunluğu sayesinde ele
geçirmiş. Yandaşları, yandaş basını beslerken, yandaş olmayan basını da
en ağır para cezası ile cezalandırıyor. Ekonomik sıkıntıya soktuğu medya
kuruluşlarını da yandaşlarına satın aldırıyor. Bu nedenle Türk
medyasına bir bakın, medya adeta ya İran Molla medyasına, ya Hitler
medyasına veya Komuniz Rusya medyasına dönüşmüş gibi, iktidarın
dalkavukçusu gibi. Yandaş olmayan kişileri, aydınları, gazetecileri de
birer bahane ile bilmem ne terör suçlusu diye tutukluyorlar, salt
aleyhlerine özgürce yazamasınlar diye. Demek ki, başbakanın dediği gibi,
“bitaraf olan bertaraf oluyor”yani tarafsız olan bile hallediliyor. Vay
vay bu nasıl demokrasi anlayışı, muhalefet olmak şöyle dursun, tarafsız
olmak bile bertaraf edilmeye yetiyor. Bu düşüncenin, bu bencilliğin
olduğu yerde demokrasi gelişir mi hiç?. Hele protesto yapan öğrencilerin
aylarca tutuklu hapis yatmasına ne dersiniz? Protesto etmek (İslam
ülkeleri hariç) demokrat çağdaş ülkelerde en doğal bir haktır.
Bakıyoruz,
Deniz Feneri olayını kamuoyuna duyurdu diye Doğan grubuna en ağır vergi
cezası uygulanıyor; yandaş cemaatin kitap yazarak foyasını meydana
çıkardı diye, Pozantı’da çocuklara yapılan işkence ve tecavüzü ortaya
çıkardı diye gazeteciler tutuklanıyor; yumurta attı, protesto etti diye
öğrenciler tutuklanıyor (daha neler). Böylesine faşizan bir demokrasi mi
olur?
Tarihte sansürcülüğü, jurnalciliği ayyuka çıkmış Padişahı
ll. Abdülhamit’ de Volkan gibi yandaş gerici gazeteleri el altından para
ile beslerken, yandaş olmayan gazeteleri kapatır, Namık Kemal, Şinasi,
Ziya Paşa gibi aydınları ya zindana atar, ya da sürgün edermiş. Şimdiki
yönetim de aynı şeyleri yapmıyor mu? Sürgün yoksa da, Silivri zindanları
aynı işi görüyor. Hür basın olmadıkça demokrasi gelişemez.
Bir yöneticiyi, dalkavuk, yandaş takımı yönlendiriyorsa o ülkenin vay haline.
PADİŞAHIN MI PATLICANIN MI DALKAVUĞU?
Osmanlı padişahlarından biri bir gün sarayda yemek yerken önüne konan patlıcan yemeğini beğenmemiş, yiyememiş ve eklemiş:
“-Yahu şu patlıcan ne gereksiz bir sebzedir öyle değil mi ey dalkavuk?
Dalkavuk cevap verir:
-Evet,
haşmetlim, hatta öyle gereksizdir ki derhal tüketilmesi
yasaklanmalıdır, hem sağlığa dazararlıdır, zehirdir, zemberektir…’
Aradan
zaman geçer, padişah bu sefer başka bir yemekte önüne öyle bir patlıcan
yemeği koyarlar ki, yemeğe doyamaz, padişah patlıcan yemeğini övmeye
başlar.
-Yahu şu patlıcan ne fevkalade bir sebzedir değil mi ey dalkavuk?
Dalkavuk ona da cevap verir tabi:
“-Evet,
haşmetlim hatta öyle güzeldir öyle mükemmeldir ki, her gün tüketilmesi
zaruri kılınmalıdır, hem sağlık içinde faydalıdır, iyidir, hoştur.
Padişah dayanamaz sorar:
“-Ey dalkavuk daha geçen gün patlıcan için zehirdir zemberektir demiştin, bugün şifa diyorsun aynı patlıcan için nedir bu?
Dalkavukta hemen dalkavukluğunu gösterir:
“-Haşmetlim, ben sizin dalkavuğunuzum patlıcanın değil.
Yorumlar
Yorum Gönder