Türkiye'yi fiilen işgal ettirdiler!
Ümit Özdağ ve Sinan Oğan, seçimler için ne karar vermiş olursa olsun, "sığınmacılar sorunu" diye hafifletilen göç hareketinin "Türkiye'nin fiilen işgali" anlamına geldiği gerçeği değişmeyecek. Biz bu sütunda, sorunu her yönüyle inceledik. Konu, nihayet Kemal Kılıçdaroğlu tarafından da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ancak ikinci turunda gündeme getirildi!
Hatırlatayım...
Banu Avar, "Zemberek" adlı kitabında "Harvard Üniversitesi'nde yapılan
'Bir savaş silâhı olarak tasarlanan göç olgusu' başlıklı araştırmada,
mülteciler olgusunun hedef ülkelerde savaş ve barış zamanlarında
stratejik bir silâh olarak kullanılabileceği ve bunu kontrol eden
devlete yarar sağlayacağı tespiti yapılıyor" notunu düşmüştü...
Kelly
Greenhill, Sivil Savaş/İç Savaş dergisinde (Civil Wars journal) daha
2008'de yayınlanan incelemesinde, mülteciler hakkında "en etkili silâh"
ifadesi kullanmış ve etki alanı olarak tespit edilen yeni topraklara
gelen göçmenlerden veya mültecilerden meydana getirilen, yıkıcı terör
eylemlerini yürütmek kapasitesine sahip "küçük gerilla grupları"nı
teşvik etmekten bahsetmişti. Afganistan'dan yurda girenlerin neredeyse
tamamı savaş tecrübesine sahip gençlerden oluşuyor. Zaten bir kısmı
Afgan ordusu askeri... Suriye'den gelenler arasında ise her türlü
örgütten ve servisten eleman var.
*
Prof. Dr. Ümit Özdağ,
"Stratejik Göç Mühendisliği" adını verdiği ve "Suriyeli sığınmacılar"
sorununun, Anadolu'da Türk varlığını ve egemenliğini neden tehdit eder
boyutlara geldiğini incelediği kitabıyla birlikte, konuyu sonradan
kurduğu Zafer Partisi'nin öncelikli politikası haline getirmiştir.
Suriye'de
iç savaş başlamadan önce AKP iktidarı tarafından, Türkiye-Suriye sınır
boylarının, mayın temizleme bahanesiyle 49 yıllığına İsrail'e verilmek
istenmesi şaşkınlığa sebep olmuştu.
CHP, bu yasa tasarısını,
Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak durdurmuştu ama mayınlar yine de
temizlendi; çünkü dünyanın dört bir tarafından gönderilen teröristler,
iç savaşı başlatmak için bu sınırdan Suriye'ye girecekti! Daha sonra da
milyonlarca insan yine bu sınırdan AKP iktidarının koordinasyonuyla
Türkiye'ye girecekti...
Sinan Oğan ise göçler başladığında, "Suriye, Büyük İsrail'i kurmak için boşaltılıyor. Bunu nasıl görmezsiniz?" diye sormuştu.
2011
yılında, AKP gençlik kollarından bir genç, bizzat bana, Türkiye'nin 30
şehrinde Suriyeli muhalifler için kamplar kurulmakta olduğunu, toplam
300 bin Suriyelinin silahlı eğitimden geçirileceğini bildirmişti.
Olaylar, bu bilgileri doğrulamaya başlayınca bu bilgiyi kamuoyu ile
paylaşmıştım.
2012 yılında, AFAD tarafından 1.5 milyon çadır
siparişi verildiğine dair bir haber almıştım. Yani Suriyelilerin
Türkiye'ye sürülmesi veya getirilmesi, iktidar tarafından da 1.5 milyon
çadır siparişi verecek kadar önceden öngörülen, planlanmış bir süreçti.
Suriye'nin kuzeyinin boşaltılması ve burada bir PKK devleti kurulması
için AKP iktidarı kullanılmış oldu.
Muhacir-ensar söylemi, işte bu Büyük İsrail Projesi'ne su taşımak için halkı ikna etmek demekti...
*
O
sıralarda İstanbul İl Göç İdaresi Müdürü Recep Batu, geçici koruma ile
Suriyelilere üç konuda garanti verdiklerini belirterek, "Bunlar, geri
gönderilemez ilkesi, kimliklendirilmesi ve temel hizmetlere ulaşım."
diyordu.
Bugün ise Göç İdaresi, "Türkiye, düzensiz göçle mücadele
konusunda sınırlarda tüm dünyaya örnek çalışma yürütüyor" diye açıklama
yapabiliyor!
Öyleyse 13 milyona varan sığınmacılar, Türkiye topraklarına uçarak mı geldi?
*
Bir
de dünyanın bütün İslam ülkelerinden parayla veya parasız vatandaş
yapılanların, seçimlerde oy kullanması gerçeği var. A Haber'in İstanbul
Havaalanı'ndan yaptığı canlı yayın sırasında oy kullanan bir kişinin,
muhabirin sorduğu soruya Arapça karşılık vermesi, bu gerçeğin görüntülü
olarak ortaya çıkmasını sağladı.
O görüntüleri telif hakkı
gerekçesiyle sosyal medyadan sildiriyorlar ki infiale sebep olmasın.
Oysa bu görüntüleri herkesin seyretmesi gerekir.
- Arslan BULUT
Yorumlar
Yorum Gönder